7 Aralık 2018 Cuma

Mavinin içinde yürüdüm…




Mavinin içinde yürüdüm.


Deniz kenarında bir yere uğrayıp bir işimi halletmem gerekiyordu yağmur başlamadan halledebilmek için arabadan fırladım, çantam, montum her şeyim arabada kaldı. Görevim yağmura yakalanmadan işi halledip geri dönmekti, yağmur uzunca zamandır yağdığı ve yollar batak olduğu için arabayla giremeyeceğimiz bir yerdi burası. Hızlı hızlı yürümeye başladım bulutlar yüklü ve yağmur çiseliyordu. Yağmuru severim, rengi koyudur ama kokusu, sesi çok güzeldir hatta yağmur hayattır. Ben hızlanıyorum çiseleme hızlanıyor belli bir kıyamet kopacak arkama dönüp baktım ve o bildiğimiz siyaha yakın alacalı gri gökyüzü hazırlığının son aşamasında. Fakat o anda deniz kenarına yaklaştıkça önümdeki maviliği fark ettim. Denizin ve gökyüzünün o koyu güzel maviliği birleşmiş masmavi bir koridor oluşturmuş ve ben o koridorda tek başıma yürüyorum sadece zemin toprak, onun dışında her yer mavi. Yavaşladım, biraz ıslanmanın bana bir zararı olmayacaktı anı yaşamalıydım. Tabi çağımızın gerekliliği ya hemen fotoğraf çekmek istedim ama cep telefonumu yanıma almadığımı hatırladım İyi ki de almamışım, o açı bu açı diye düşünürken bu hissettiklerimi hissedemeyecektim…

Mavinin içinde yürümek…

Evet, mavinin içinde yürüyerek işimin olduğu yere geldim işimi hallettim ve geri döndüm. Şimdi önüm sağım mavi, solum koyu gri ama ben sağıma bakıyorum mavide kalmak istiyorum o kadar güzel ki… Mavinin içerisindeyim şimdi de şıpırtılar başladı, yağmur hızlanmıştı ve ortamın sessizliğinde duyduğum denizin şıpırtısıydı. İsim vermek gerekse “Sessizliğin şıpırtısı”, “Sessizlikteki şıpırtı”? Bilemiyorum neyse ne çok huzurluydu.
Duyuyorum, görüyorum, kokluyorum, dokunuyorum…

Ve ıslanıyorum.

Bakışlarımı denize doğru çevirdiğimde koyu maviliğin içinde bir karabatak kafasını suya daldırıp çıkartıyordu o an etraftaki tek canlı ikimizdik. Yağmurun hızlanmasıyla adımlarım da hızlandı ve boynumun müsaade ettiği kadar karabatağı seyrederek yürüdüm. Artık önüme bakma zamanım geldi mavilik yerini koyu griye bıraktı bulutlar tam olarak döktürmemişti ama üzereydi. Bir yanım aman hasta olursun ıslanma koş, bir yanım aman ne olacak ki bu an kaç kere yaşanır keyfini çıkar derken ıslana ıslana arkadaşın evine vardım, içeri girmemle yağmur bardaktan boşalmaya başladı. Herkes iyi miyim diye sorarken bir rüyanın bir şiirin içerisinden geldiğimi çok çok iyi olduğumu söyledim. Bu yağmurda beni oraya gönderdikleri için söyleneceğimi sanmışlardı şaşırdılar. Ben ise yüzümde gülümseme dökülen yağmura bakmaya devam ediyordum ve birkaç dakika da olsa mavinin içinde yürümenin büyüsü içerisindeydim hala.

Bir daha böyle bir anı yakalayabilir miyim bilmem ama bu zaten hiç aklımdan çıkmayacak hem muhtemelen yakalasam bile bu ilk sefer ki gibi tat bırakmayacak;
Mavinin içinde yürüdüm, hiç unutulmayacak.






2 yorum: